AnasayfaRöportaj 5’te 5 : Cansu ile Bali

5’te 5 : Cansu ile Bali

esrageziyor

Cansu’yla tanışmamız yine sosyal medya ama bu sefer Instagram değil, Youtube. Youtube’da güzel içerikler üretip sürekli paylaşım yapıyor ve yıllarca Moskova’da yaşadıktan sonra şimdi Bali’de. Düşünebiliyor musunuz, Bali ? Acele etmeden oradaki hayata bakıyor. Hatta öncesinde Erasmusla gidip Vilnius’ta da yaşamışlığı var, öylesi dolu dolu Cansu. 5’te 5 başlangıcımız olsun sonrasında da birlikte güzel şeyler yapmayı diliyorum kendisiyle.

1. Cansu bize önce kendinden ve Moskova’da yaşayıp, çalışmaya uzanan hayatından bahseder misin?

1990 yılında İstanbul’da doğdum. Uçağa ilk kez 20 günlükken binmişim kim bilir, belki de seyahat tutkum buradan geliyordur. Küçüklüğümden beri yabancı ülkeler hep ilgimi çekmiştir, hatırlıyorum da 4-5 yaşlarımdayken bir akrabamız Amerika’ya yaptığı seyahati anlatmıştı. İşte o zaman kendime bir söz verdim: Büyüyünce ben de her yeri gezeceğim!

Lisedeyken yabancı dile olan ilgimi keşfettim ve tam da o zamanlar internet yeni yeni her eve girmeye, sosyal medya siteleri de daha yeni kurulmaya başlamıştı. Bu sayede internet ortamında bir çok yabancı arkadaş edinerek hem İngilizcemi çok fazla geliştirdim hem de uzaktan da olsa bir çok ülkenin kültürünü öğrenmeye başladım. İlk yurt dışı seyahatimi ise 15 yaşındayken Almanya’ya yaptım. O seyahatimin heyecanı hala aklımda! Eve döndüğümde ise aklımdaki tek düşünce: ‘’Daha çok gezmeliyim!’’ olmuştu.

Üniversite hayatım boyunca bol bol gezmek için elimden geleni yaptım. Babamın verdiği harçlıkları ve devletten aldığım öğrenim kredilerimi ne yapıp ne edip biriktirdim. Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü okuduğum için Rusya’ya karşı ayrı bir ilgim vardı. İlk Moskova seyahatimi daha hazırlık sınıfını bitirmeden Mayıs ayında yaptım. Harika bir 10 gün geçirdim ve şehre de tam anlamıyla ilk görüşte aşık oldum. İşte o zaman karar verdim: Bir gün elbet Moskova’ya taşınacaktım.

İlerleyen 4 yıl boyunca bulduğum her fırsatta Moskova’ya gittim ve okulu bitirir bitirmez de iş bulup oraya yerleştim.

Moskova

Moskova


2. Moskova’da 4 yıl yaşamak nasıldı? Aklıma ilk gelen o soğuk iklime ve insanlarına nasıl alıştın, kolay bir ülke mi genel olarak Rusya?

Rusya’nın kolay bir ülke olduğunu ne yazık ki söyleyemem. Ben her ne kadar dilini konuşup, öncesinde defalarca gitmiş olsam da ilk taşındığımdaki alışma sürecinde bazı konularda sıkıntı çekmedim değil. Mesela insan ilişkileri bizim alıştığımızdan çok daha farklı. İnsanlar sorduğunuz basit bir soruya çok kaba cevaplar verip moralinizi bozabiliyor. Güleryüzlü insan görmek biraz zor. İnsanlar sizi tanıdıkça kendi kabuklarını yavaş yavaş kırmaya başlıyorlar ve bir anda dünyanın en sevecen insanına dönüşebiliyorlar. Rus mutfağı dünyanın en güzel mutfağı değil (Her ne kadar borş çorbasını çok sevsem de) ve çeşit açısından çok sınırlı. Orada yaşayıp ülkenin mutfağını beğenmeyen çok fazla Türk tanıyorum ama bu gerçekten Moskova’da sorun değil. Adım başı İtalyan, Gürcü, Japon ve hatta bazen de Türk restoranı bile bulmak mümkün. Kışları gerçekten uzun ve depresif. Taşınmadan önce o kadar körü körüne aşıktım ki Moskova’ya, başlarda soğuğu falan hiç dert etmiyordum. Hatta ilk senemde hava ara sıra beni biraz şok etse de genelde çok mutluydum. Ama ikinci kışımda artık çok daha yerleşik düzende olduğum için havası beni sıkmaya başladı. Bir şehir düşünün ki Ekim ayındaki ilk karla beraber kış başlıyor ve neredeyse Mayıs ayına kadar sürüyor. Her yıl yaklaşık 10 gün süren soğuklar da cabası. Rekorum -36 derece! Yazın ise havanın 10 derece olması çok olağan bir durum. E haliyle alışmak zorunda kalıyorsun, başka çare olmayınca.

Moskova

Moskova

Moskova


3. Tamam artık Bali’ye geçiyorum. Benim de blogumun oluşumuna ciddi katkıda bulunan bu harika adaya taşınma sürecin nasıl oldu? Ne gibi hazırlıklar yaptın? (Oturma izni, konaklama, psikolojik süreç, geçim, oradaki ulaşım vb.)

Bali’ye ilk kez Ekim 2014’te 3 haftalığına gelmiştim. İlk Asya seyahatim olduğu için ada trafiğinden tutun da evin içinde gezen kertenkelelere kadar pek çok şeyi yadırgamıştım. Tatil boyunca gezip gördüğüm yerleri beğensem de anca eve dönmeme 2 gün kala adayı çok beğendiğimi farketmiştim.

İkinci kez geçen Mayıs’ta yine 3 haftalığına geldim. Büyük şehir kaosunun beni ne kadar çok yorduğunu, Bali’de ne kadar mutlu olduğumu işte o seyahatte anladım ve kendi kendime Bali’de yaşayanların ne kadar iyi yaptıklarını düşünürken bir anda kafamda şimşekler çakmaya başladı… Neden ben de yapamayayım ki?

Moskova’ya döner dönmez mümkün olabildiğince bütün masraflarımı kısmaya ve para biriktirmeye başladım. Bir kaç ay sonra işimden ayrıldım, biletimi aldım, uzun süreli kalacak yer bulana dek ilk bir kaç gün kalmam için bir otel odası tuttum ve işte bu kadar!

Açıkçası buraya bir kaç aylığına gelip yaşayabilecek miyim önce bir bunu görmek istedim. Bu nedenle oturma izni vs gibi olaylara girmedim. Yıllardır ailemden ayrı yaşamaya alışkın olduğum için psikolojik olarak çok zorlanmadım bu kararı verirken. Sadece çok gelişmiş bir yer olmaması gelmeden beni biraz tedirgin etmedi değil ama neyse ki gelir gelmez bunu hemen aştım. Adaya varır varmaz da kalacak yer aramaya başladım. Genelde çok fazla villa ve guesthouse seçeneği var. Ben de uzun süre kalacağımdan bütçeme uygun olan bir yeri tecih ettim.

Bali

Bali


4. Çoğumuz turistik Bali’yi görüyor ya da biliyoruz ama gerçek yaşam nasıl? İnsanlar, yemekler, kültürleri? Lokal gibi yaşamaya başladın mı? Özellikle çılgın trafiğine alıştın mı?

Buradaki yaşam gerçekten harika! Ada tam anlamıyla bir cennet. Bali’deki yerel halk da bence dünyadaki en güleryüzlü, iyi kalpli, kibar ve mutlu insanlar. (Kesinlikle katılıyorum!) Hindu inançlarına göre hepsi Karma’ya inandıkları için asla bir kötülüklerini göremezsiniz. Tartışan ya da bağıran bir Baliliyi hele hiç!

Yemekleri biraz bizim damak tadımıza benzese de genelde acı ile tatlıyı beraber yiyorlar. Her ne kadar acı sevmesem de Endonezya mutfağına bayılıyorum, özellikle yerel restoran ‘’warung’’larda beni sıkça görebilirsiniz. Alışmakta zorluk çektiğim ve çekeceğim şeyler de kırmızı etin ve her türlü peynirin çok nadir bulunup, bulunduğunda da pahalı olması.

Bali’nin kültürü Hindu inançlarından dolayı da öyle her yerde görebileceğiniz bir tarzda değil. Her sabah tanrılara yaptığı sunakları getiren insanları sokaklarda görmek mümkün. Çok değişik dini törenleri var. Kaldığım yerin sahibi gelen ziyaretçilerin adanın her türlü güzelliğini görmesini o kadar istiyor ki bir tören öncesi bizleri toplayıp, geleneğe uygun kıyafetlerle giydirip törene götürdü. Yanımıza da bir rehber verdi ki olan biten her şeyi öğrenebilelim diye. Mesela o törende içlerindeki kötülükler dışarı çıkarken çığlık çığlığa bağıran, ağlayan Hindular, Tanrılara sunulması için başı kesilen tavuk ve ördekler vardı.

Genellikle her seyahatimde bir turist gibi gezmektense lokal gibi takılmayı tercih ediyorum. Bu nedenle şu an, Bali’ye önceki gelişlerimde lokal gibi yaptıklarımdan çok da farklı şeyler yapmıyorum. Trafiğe ise, ne yalan söyleyeyim, hala alışamadım. Daha yeni yeni trafiğin soldan aktığını kavrıyorum.

Bali

Bali


5. Son soruya geldik ama bitsin istemiyorum ? Bali’yi bu denli popüler eden elbette doğası ve bu adada gezip görmek için inanılmaz yerler var. Senin en sevdiğin yerler hangileri ve sence 14-15 saat yol uçtuktan sonra nereleri görmeden dönmemek gerek?

Görmeden dönülmemesi gereken yerler Tanah Lot, Uluwatu Temple, Ubud bölgesindeki pirinç tarlaları, Ulun Danu Bratan Temple, Tirta Gangga ve en azından bir tane şelale. Önerebeileceğim diğer yerler ve aktiviteler ise: Bali tam bir sörf cenneti. Adanın güney ve batı sahillerinde sörf yapmak mümkün. Gelmişken mutlaka denenmeli. Şnorkelle dalış için Amed harika. Yunusları görmek için ise adanın en kuzeyi Lovina’ya gitmek gerek. Deniz mahsülleri adanın her yerinde yense de en lezzetli olanları Jimbaran sahilindeki restoranlarda. Partilemek için Seminyak ve Canggu en uygun yerler.

Bali

Bali

Bali


Son olarak klasik 5’te 5 soruları;

En sevdiğin şehir: Çok zor bir soru ama sanırım her ne kadar sınırları içersinde yaşamaya hala hazır olmasam da İstanbul.
En etkilendiğin manzara: Bali’de su üstünde bulunan Tanah Lot Tapınağı’ndayken günbatımı manzarası beni inanılmaz etkilemişti.
En sevdiğin kafe: Kahvesi güzel olan her kafeyi severim aslında ama illa seçmem gerekirse, İstanbul’da The Allis, Moskova’da Nude
Bir film: Life Is Beautiful
Bir şarkı: Pink Martini – Let’s Never Stop Falling In Love

 


Cansu çok teşekkür ederim. Yolun güzelliklerle dolsun ve her şey gönlünce olsun. Gerçekten Cansu’nun Instagram hikayeleri ile her gün Bali’ye dair bir şeyler görmeyi çok seviyorum. Eğer siz de onu takip etmek isterseniz;

Instagram :@Cansu.Karakas

Youtube :Cansu Karakaş

Bunlar da ilginizi çekebilir;

6 YORUM

GeziKasım 30, 2017 - 03:28

Bali muhteşem bir yerdir. Sizede bundan sonraki yaşamınızda kolaylıklar diliyorum.
Teşekkürler

Reply
esrageziyorKasım 30, 2017 - 10:58

Gerçekten muhteşem. Çok teşekkür ederim, sevgiler 🙂

Reply
NeseKasım 30, 2017 - 10:47

Bali ? harikalar diyari ve yine harika bir yazi , ikinizin de eline saglik ? hemen takip ediyorum 😉 opucukler ?

Reply
esrageziyorKasım 30, 2017 - 10:59

Baliii ? Aynen Neşe harikalar diyarı kesinlikle. Çok teşekkür ederiz, Cansu’yu takip etmek çok keyifli 🙂

Reply
PelinAralık 8, 2017 - 17:01

Cansu ya bir kez daha hayran oldum. Röportaj çok güzel olmuş. Ellerine sağlık Esra !

Reply
esrageziyorAralık 19, 2017 - 17:17

Çok teşekkür ederim, Cansu sağolsun güzel bir şey çıktı ortaya 🙂

Reply

Yorum Bırak

error: Bu içerik korunuyor.